Tuesday, February 28, 2017

Francis Fukuyamanın Donald Trump ve Yükselen Popülist Milliyetçilikler Yorumu

Francis Fukuyamanın Donald Trump ve Yükselen Popülist Milliyetçilikler Yorumu



Giri?
Sürpriz bir ?ekilde yeni ABD Ba?kan? seçilen Donald Trump, dünya bas?n?nda çe?itli tart??ma ve analizlere konu olmaya devam etmektedir. Bu konuda önemli bir çaba ise, Japon as?ll? Amerikal? ünlü muhafazakâr dü?ünür Francis Fukuyama’dan[1] gelmi?tir. Fukuyama, Financial Times gazetesinde yay?nlanan “US against the world? Trump’s America and the new global order” (ABD dünyaya kar?? m?? Trump’?n Amerika’s? ve Yeni Küresel Düzen) adl? önemli bir makale kaleme alm??t?r.[2] Bu yaz?da, Fukuyama’n?n makalesi özetlenecek ve makalede yer alan baz? görü?ler tart??maya aç?lacakt?r.

Francis Fukuyama

Özet
Ünlü dü?ünür Francis Fukuyama’ya göre; Donald Trump’?n Hillary Clinton’? ma?lup ederek ABD Ba?kan? seçilmesi, 1950’lerde kurulan liberal dünya düzeninin sa? popülist hareketler (popülist milliyetçilik) kar??s?nda güçsüz duruma dü?tü?ünü ve yeni bir ça??n ba?lad???n? gösteren önemli bir göstergedir. Bu durum, 1989 Berlin Duvar?’n?n y?k?lmas? sonras?nda ba?layan dönem gibi pek çok farkl? geli?meye neden olabilir; özellikle artan rekabetçilik ortam?nda yükselen k?zg?n milliyetçilikler, dünya düzeni için son derece tehlikelidir.

Trump’?n zaferinin Amerika’n?n sosyal yap?s? aç?s?ndan da önemli anlamlar? vard?r. Zira Hillary Clinton’?n oylar? k?y?lardaki büyük kentlerde yo?unla??rken, Trump’?n oylar? daha çok k?rsal ve küçük yerlerden gelmi?tir. Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin gibi endüstrile?mi? ve Demokratlar?n genelde kazand??? ?ehirlerin kaybedilmesi, Clinton aç?s?ndan öldürücü darbe olmu?tur. Clinton’?n yeterince iyi çal??mad??? bu ?ehirlere “Make America Great Again” (Amerika’y? Yeniden Büyük Yapaca??z) slogan?yla giden Trump, Amerika’daki fabrikalar?n ucuz i?gücü nedeniyle yurtd???na kaçmas? sonucunda i?siz kalan i?çi kesimlerinden büyük oranda oy almay? ba?arm?? ve bu ?ehirleri Clinton’?n ve Demokratlar?n elinden alm??t?r.

Fukuyama’ya göre, asl?nda k?sa bir süre önce ya?anan Brexit süreci de bundan pek farkl? de?ildi. Zira k?rsal alanlardan gelen oylarda Brexit’e destek çok yo?un gözlemlenirken, Londra ve di?er büyük?ehirlerde Avrupa Birli?i’nde kal?nmas? fikri ön plana ç?k?yordu. Fransa’da da bugünlerde benzer bir durum söz konusudur; ebeveynleri ve büyükanneleri ile büyükbabalar? komünist-sosyalist partilere oy veren i?çi s?n?f?na mensup vatanda?lar, Fransa’da ?imdilerde Marine Le Pen’i kendileri için bir umut olarak görmektedirler. Popülist milliyetçili?in bu ülkelerin de üzerinde çok daha kapsaml? bir olay oldu?unu dü?ünen Fukuyama, Vladimir Putin’in Rusya’da, Viktor Orban’?n Macaristan’da ve Recep Tayyip Erdo?an’?n Türkiye’de ?ehirli ve iyi e?itimli nüfus gruplar? taraf?ndan pek sevilmemesini buna uygun somut kan?tlar olarak ileri sürmektedir.

Ki?inin e?itim seviyesi ile do?rudan alakal? olan sosyal s?n?f (social class) kavram?, endüstrile?mi? ve geli?mekte olan ülkelerde (emerging markets) en önemli siyasal parametre olarak son y?llarda giderek yeniden öne ç?kmaktad?r. ABD’nin önayak oldu?u ve 1945’ten itibaren derinle?en liberal dünya düzeni de, küreselle?me ve teknolojik ilerleme nedeniyle bu süreci güçlendirmektedir. Burada Fukuyama’n?n bahsetti?i konu; i?gücünün çok ucuz, dolay?s?yla maliyetlerin çok dü?ük oldu?u Çin’de üretilen Amerikan mal? I-Phone’lar?n, her sene y?lba??na yak?n bir zamanda Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine gönderilmesi olgusudur. Benzer ?ekilde, aileleri için daha iyi ya?am ko?ullar? bulabilmek ümidiyle milyonlarca kalifiye ki?inin, daha fakir olan kendi ülkelerinden daha zengin ülkelere göç etmeleri de bu durumu tetiklemi?tir. Dolay?s?yla, geli?mi? ülkelerde ya?ayan ve e?itim ya da yetenek aç?s?ndan o kadar kalifiye durumda olmayan yerli i?çiler, fabrikalar?n?n kapand???n? ya da Çin veya Hindistan gibi ülkelere ta??nd???n? ve i?lerini kay?td??? ve kendilerinin yar?s? kadar ücrete çal??an yabanc? i?çilere kapt?rd?klar?n? görmü?-ya?am?? ve bu duruma hiddetlenmi?lerdir.

Oysa Amerika’da daha çok i? dünyas?na (corporate America) sahip ç?kan Cumhuriyetçiler ile kimlik politikalar?na (Afrikal? Amerikal?lar, Hispanikler, çevreciler, lgbt gruplar?, kad?n haklar? aktivistleri) dayal? bir koalisyon üzerinde i?leyen Demokratlar, bu trendi fark edememi? ve ekonomik meselelere yeterince odaklanmam??lard?r. Bu sayede, siyasetin d???ndan gelen Donald Trump gibi birisi, popülist milliyetçi söylemlerle ve hem kendi partisiyle, hem de rakip parti ve adaylarla kavga ederek seçimi kazanm?? ve ABD’nin yeni Ba?kan? olmu?tur. Avrupa solu aç?s?ndan da durum parlak de?ildir; Tony Blair’in merkezci duru?u (üçüncü yol) ve Gerhard Schröder’in neo-liberal reformizmi günümüzde art?k i?lememektedir. Bu durum, Ernest Gellner’in y?llar öncesinde tespit etti?i ?ekilde, “sosyal s?n?f” olgusunun “millet” (ulus) olgusuna yenilmesi nedeniyle ya?anmaktad?r. Amerikal?lar, gün geçtikçe daha fazla oranda ülkelerine gelen ve refah seviyelerine ortak olan göçmenleri sorgulamakta ve ülkelerinin ellerinden al?nd??? gibi bir hisse kap?lmaktad?rlar. Bu nedenle, e?itimli ve ekonomik aç?dan iyi durumdaki kesimlerden de Trump’a ciddi destek gelmi?tir.

Peki, Trump’?n Ba?kan seçilmesinin etkileri ne olabilir? Fukuyama’ya göre; Trump’?n henüz derinlemesine dü?ünülmü? ve tutarl? bir politikas? yoktur. Buna kar??n, ekonomik aç?dan ve küreselle?me konusunda milliyetçi bir çizgidedir. ?stedi?i kozlar? elde edememesi durumunda, NAFTA anla?mas? gibi uluslararas? anla?malar? ve ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü üyeli?ini bile sonland?rabilecek ölçüde radikal ekonomik fikirleri vard?r. Vladimir Putin gibi otoriter bir lidere duydu?u hayranl???n? belirtmesi ise, demokrasi konusunda o kadar da duyarl? olmad???n? göstermektedir. Trump?n, Japonya ve Güney Kore ba?ta olmak üzere, ABD’nin askeri gücünden ve NATO güvenlik ?emsiyesinden yararlanan ülkelerin art?k ABD’ye daha çok katk? vermeleri gerekti?ini söylemesi de önemlidir.

ABD’nin bu tarz milliyetçi bir pozisyon almas?, hem küresel ekonomi, hem de uluslararas? siyaset aç?s?ndan risklidir. ABD, bugüne kadar serbest ticaretten elde etti?i avantaj sayesinde bu düzeni desteklemi?tir. Ancak ABD’nin sistemden deste?ini çekmesi, uluslararas? sistemin ve özellikle de küresel ekonomik düzenin 1930’lara benzer ?ekilde bir anda sars?lmas? anlam?na gelir. Bu durumda, Rusya ve Çin gibi yay?lmac?l?k politikalar? izleyebilecek ülkelerin ABD’nin yerini almas? dünya sistemi aç?s?ndan risklidir. Trump’?n K?r?m ilhak?na kar?? ç?kmad??? Rusya ve Putin kar??s?ndaki ho?görülü duru?u, Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkeleri yak?n gelecekte çok kötü etkileyebilir ve Rus gücünü bu bölgede konsolide edebilir.

Bunlara ek olarak, Trump’?n Ba?kanl???, ABD’nin dünya genelinde otoriter yönetimler alt?nda ya?ayan halklara yönelik demokrasi umudu ye?erten bir model ülke olma özelli?ini de ortadan kald?racakt?r. Bugüne kadar Amerikan gücü daha çok “yumu?ak güç” unsurlar?na dayal? olmu? ve demokrasi söylemiyle güçlenmi?tir. Irak ??gali gibi kaba güce dayal? uygulamalar ise Amerikan gücünü azaltm??t?r. Trump seçimi, ABD’nin liberal enternasyonalist bir düzenden popülist milliyetçi bir düzene geçi?ini sembolize etmektedir. Dolay?s?yla, Trump’?n UKIP lideri Nigel Farage ve Ulusal Cephe (FN) Marine Le Pen taraf?ndan desteklenmesi bu anlamda sürpriz de?ildir.

Lakin milliyetçi oldu?u kadar pragmatik de olan Trump’?n, di?er devletlerin uluslararas? anla?malar? yeniden gözden geçirmeye niyetli olmamalar? durumunda ne yapaca?? meçhuldür. Bu nedenle, henüz birçok belirsizlik hâkimdir. Seçilmesiyle beraber nükleer tehditlerin ortaya ç?kt???n? iddia eden görü?lerin aksine, Fukuyama’ya göre, Trump, daha çok bir izolasyonist yani içe kapanmac?d?r ve Amerikan askerlerini d??ar?da sava?lara gönderme konusunda o kadar da istekli de?ildir. Hatta Suriye’deki duruma bilgi anlam?nda tam olarak hâkim oldu?unda, belki de Obama’n?n politikas?n? sürdürmeye bile karar verebilir. Özgür dünyay? temsil eden bir ülkenin ba??na zaman zaman bir mafya babas?n? and?ran konu?malar yapan bir liderin geçmesi ise, elbette Amerikal?lar?n al??makta zorlanaca?? bir durum olacakt?r.

Sonuç olarak, ünlü dü?ünür Francis Fukuyama’ya göre; demokrasiye yönelik tehditler, günümüzde Çin gibi otoriter devletlerden ziyade, demokrasilerin kendi içlerinde geli?en popülist hareketlerden gelmektedir. ABD, Birle?ik Krall?k ve birçok Avrupa ülkesinde yükselen popülist milliyetçi hareketler, liberal dünya düzenini h?zla sarsmakta ve özgür ve ho?görülü toplum ideallerini zay?flatmaktad?rlar. Liberal düzenin seçkinleri, k?zg?n sesleri kap? d???nda tutarak bu durumu gizlemeye çal??salar da, son ya?ananlarla beraber bu süreç aç?kça ortaya ç?km??t?r. Bu nedenle, Fukuyama’ya göre, önümüzdeki birkaç y?l oldukça zorlu geçecektir.

De?erlendirme
Francis Fukuyama’n?n makalesi, akademik bir makale olarak kabul edilebilecek ?ekilde dipnotlu-kaynakçal? bir yaz? olmamas?na kar??n, dünyada son ya?anan süreçleri aç?klayan zihin aç?c? bir yaz?d?r. Yazara göre; liberal sistemin temel sorunu, küreselle?menin yaratt??? ko?ullar?n olumsuz ekonomik sonuçlar?n? görmezden gelmek ve bunlara yeterince çözüm üretememek olmu?tur. Solun bu durumu sahiplenmemesi nedeniyle de, a??r? sa? popülist hareketler son dönemde ABD ve Avrupa’da güç kazanmaya ba?lam??t?r. Ancak Fukuyama’n?n olumsuz ruh halinin aksine, kan?mca bu tarz hareketlerin daha çok tepkisel ve “anti” olduklar? da dü?ünülürse, muhalefette gösterdikleri ba?ar?y? iktidarda tekrarlayabilecekleri son derece ?üphelidir. Zira günümüzde ekonomik sorunlara çözüm, genelde içe kapanmac? yöntemlerle de?il, daha aç?l?mc? politikalarla mümkün olabilmektedir. Bu anlamda, Trump ve benzeri popülist liderlerin iktidar dönemleri, kampanya veya muhalefet dönemlerinden çok daha zorlu olacakt?r. Ekonomik performans?n yeterince iyi olmamas? durumunda, halklar, kolayl?kla yeniden sol ve liberal alternatiflere yönelebilirler. Burada önemli olan, ba?ar?l? muhalefet liderlerinin ve partilerinin olmas?d?r. Ancak Trump’?n büyük bir pragmatist oldu?u dü?ünülürse, kampanyas?nda kulland??? argümanlar?n birço?unun asl?nda oy alma amac?yla seçildi?i dü?ünülebilir. Zira birçok ülkede kendi ki?isel yat?r?mlar? olan bir i?adam?n?n, kapal? bir ekonomik modeli savunmas? dü?ünülemez. Dolay?s?yla, Trump, öfkeli beyaz iktidar? görüntüsü alt?nda, asl?nda Amerika’da ve dünyada biriken ?rkç? öfkeyi dizginleyip, ekonomik ve siyasal sistemi Obama’ya benzer ?ekilde sürdürmeyi de deneyebilir. Fakat Trump’?n NATO ve Rusya konusunda çok ayk?r? ad?mlar atmas?, hakikaten de Bat? dünyas?n? ve ABD’yi büyük bir y?k?ma sürükleyebilecek ölçüde risklidir. Zira ortaklar?n? savunmayan ve onlara güven veremeyen bir ABD, bir anda büyük güç kaybedebilir ve Çin gibi yükselen bir güç kar??s?nda kolayl?kla arka planda kalabilir. Bu nedenle, Amerikan bürokrasisi ve özellikle güvenlik te?kilat?, ilerleyen günlerde Trump’? çevreleyecek ve onu s?k? bir e?itim sürecinden geçireceklerdir. 

Avrupa’daki durum da bundan pek farkl? say?lmaz; zaten hiçbir zaman tam anlam?yla Avrupa Birli?i (AB) üyesi olamayan Birle?ik Krall?k say?lmazsa, AB, sorunlar?na ra?men ayaktad?r ve geni?lemeye devam etmektedir. AB kar??t? partiler, hala daha ulusal siyaset sahnelerinde en büyük ikinci veya üçüncü aktör durumundad?rlar ve ba?ar? oranlar? s?n?rl?d?r. Birle?ik Krall?k’?n durumunu ise, a??r? sa??n güçlenmesinden ziyade, bu ülkenin kendisine özgü jeopoliti?i ve siyasal sistemi ile aç?klamak daha do?ru olur. Bu ba?lamda, 2017 Fransa Cumhurba?kanl??? seçimleri en kritik konudur. Fransa’n?n dü?mesi ve Le Pen yönetimine geçmesi durumunda, hakikaten de liberal düzen temelinden sars?labilir. Ancak bu olmad??? sürece, sistem, zaman zaman sa?a ve sola yalpalamalara ra?men ayakta kalmaya devam edecektir.    


Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMEC?


[1] Kendisini tan?tan iki makale için; http://ydemokrat.blogspot.com.tr/2010/11/francis-fukuyama-ve-tarihin-sonu.html ve http://ydemokrat.blogspot.com.tr/2015/12/uluslararas-iliskilerde-kilit-dusunurler.html.
[2] Yaz? buradan okunabilir; https://www.ft.com/content/6a43cf54-a75d-11e6-8b69-02899e8bd9d1.


Available link for download